6 Ağustos 2010 Cuma

uyuyan vatandaş ve gipsy kings


cunda'dan ayvalık'a son otobüs o kadar kalabalık..
bütün gün bulaşık yıkayan iki teyze oturur oturmaz kaykılıyorlar, hemen gözlerini kapatıp. tezgahtar kızlar cıvıl cıvıl gülüşüyor. mükemmel köfteler pişiren büfeci kadın, kocasının omzuna yatmış, göz göze gelince yorgun selamlaşıyoruz.

ben, şoförün arkasında, koridor tarafında, büyük ihtimal bir sırt çantası ya da poşet, ayaklarımın yanında.
köşedeki şalcı her zaman üzgün yüzünü dışarı çevirmiş, pencereden bakıyor.
yan dükkandaki karikatür kadın, kafası dumanlı çaycı burhan abi, masa örtücü zarif hanım ve genelde orta boşlukta ayakta duran gipsy kings.
hep birlikte eski otobüste yol alırken güne çoktan son vermiş otobüs ülkesinde bir ayaklanma çıkıyor. gecenin bir yarısı sıcak yataklarında uyuyan halk, neye uğradığını şaşırıyor, ramazan davulcularına verilen hak, gipsy krallara verilmiyor.

'huysuz ve tatlı kadın'da kemanın nerede girdiğini tartışıyorlar hararetle. arada espriler, kahkahalar... "abi," diyor murat, "her gün altı saat çalışıyorum." "ama," diyor, "en sona basamıyorum." (tam böyle demiyor tabi, jargonu hatırlasam. -ah ses kayıt cihazı ah- ) kestiği bileğini gösteriyor, "bundan sonra sakatladı benim parmaklar."
ayvalık'ta herkesin kemancı olmak istediğinden dert yanıyorlar. kanuncu yok, udçu yok.
hep müzikle, müzisyenlerle ilgili... akıllarına bir şarkı geliyor, hop, otobüs camı darbuka. konuşmaları da dokuz sekizlik. " pardon hüsnü abi, abi müsadenle bir şey söyleyebilir miyim"

"yavaş birader ya!"
"konuşmayın kardeşim!"
"bi uyutmadınız şurda!"

hiçbir şeye itiraz etmeyen halk, şimdi isyanda. uyku haklarını arıyorlar.
ben her zamanki gibi gözlemciyim. hayatın çevresinde merakla dolanan bağımsız bir uydu.
krallar herkesi yatıştırdılar. hatta öyle ki otobüs gülmekten ilerleyemedi. tartışma tatlıya bağlandı. onlar indi alanda, biraz sonra otobüs halkı yataklarında derin uykuda.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

pek hoş bu şahitlikler. ben genelde aynen dediğin gibi, dıştan şahit olan kişi oluyorum. ve sonra yöreden ayrılıyorum. ilginç olan, bu senin hayatın.

janus dedi ki...

hayatımın şimdiki bölümünün bir kısmı diyelim.

iş hayatında arkadaşlarını dışarıdan izlemek gibi. bir yere kadar dahil oluyorsun. onlar da -karşılıklı samimiyet gösterilse bile- biliyorlar sende bir 'acayiplik' olduğunu.

hayat işte böyle bazen taban tabana zıt çevrelerde, tanık ve izleyici olarak geçiyor :)

Yorum Gönder