29 Kasım 2010 Pazartesi

iran kedileri


filmlerden söz edeceğim demiştim ya, sözümü tutmak için oturdum çalıştım. üç aydır izlediğim filmlerden etkilendiklerimin listesini çıkardım. her birinden gayet öznel olarak bahsedeceğim. bahsedeceğim zaten, ödevimi yaptım da şu pazar günü izlediğim film aklıma takılıp duruyor : 'kimse iran kedilerinden bahsetmiyor'  'no one knows about persian cats'  'kasi az gorbehaye irani khabar nadareh'

bazı filmler var, izlerken zamanı unutuyorsunuz. her anında ağzınız açık, o anda ne açlık ne uyku ne mekan. hoop filmin içine ışınlanmışsınız. ki bunu da çok az film başarabiliyor. mesela 'noçnoy dozor (night watch)' ve  'dnevnoy nozor (day watch)'  bunlardan ikisi. fakat şimdi beni kesseler bu iki film ne anlatıyordu diye, kesseler muhakkak bir şeyler uydururdum tabi, yok, bir şey çıkmaz. kabaca konusunu bile hatırlamıyorum. sorsalar güzel filmler derim, izlerken öyleydi.

bazı başka filmler de var, play, gelişme, the end. fena değilmiş. sonra yavaş yavaş, nasıl yapıyor düşündürtüyor, aklının bir kenarı orada kalmış, iki gün geçtikten sonra kahvaltı ederken bir sahnenin gizemi çözülüyor, bir cümlenin sırrına eriliyor. film 90 dakikada bitmemiş, sürüyor.
artık ben de büyümüşüm demek ki kısa ve grafik değeri yüksek heyecanlar yerine..

genel konuşmayı bırakıp filmden bahsedeyim. konusunu tabi ki anlatmayacağım. film, filmden çok tanıklık gibi. yani yaşananlar kayda alınmış. seyirciye hiç yüz vermiyor. ki bu baştan artı. en önemlisi, en etkileyen kısmı, iran'da bizim gibi düşünenlerin bizim gibi yaşayamadıkları.

24 Kasım 2010 Çarşamba

safety last


çok sevgili arkadaşlar, yazamadıkça yazamadıkça insan kendini şey hissediyor. "bir şey oldu yazayım", bu kadar zaman oldu, yaza yaza bunu mu yazdın? daha büyük bir şey olsun öyle yaz. ama kazakistan'dayım, kazakistan demek şantiyedeki ev demek. ne olabilir ki büyük? ev kazası olabilir. tüp yok ki patlasın. sandalyeden düşsem bacağım kırılmaz, acıyı şairane tasvir edeyim.  karşıdan karşıya geçerken araba çarpmayacağı kesin. başıma saksı düşmeyeceğinden eminim. birileriyle tanışmayacağım. kendimden başkasını tasvir imkanı yok. o da  sıkıcı oluyor çoğu zaman.
filmleri anlatacağım asıl size. öyle güzel filmler izledim ki, -zaten geceleri başka ne yapıyorum- şaşarsınız.
ama onları sonra anlatacağım. önce yukarıdakini izleyip gülün. sessiz film olduğunu hissettirmiyor bile.