25 Şubat 2010 Perşembe

alışkanlık

yıllar geçtikçe alışkanlıkların yıllanmış çınar ağacının köklerine benziyor ya, işte bu kötü. yeni bir şeyler denemek lazım.

ama şarkılar klasik: mikrofonda mireille mathieu.

19 Şubat 2010 Cuma

haberlerden özetler

zorro2.jpg
internete kavuştuk iki-üç gün önce. sanki haftalardır sular kesik, çeşmeden gelen 'tısss' sesi bizi iyiden iyiye umutsuzluğa sürüklemekte, derken aniden gelivermişler de bir sevinç bir sevinç...

yine böyle son son 'şunu yaptım ettim'e döndü blog; sanırım bir süre daha böyle devam edecek. durup oturup düşünemedikçe, diyalogları duyarak kendi kendime konuşamadıkça... şikayet edermişim gibi, ama değil.

eşyalar geleli epey oldu. "o oraya, bu buraya, yok uymadı değiştir." hala bir sürü ufak tefek eşya göçebe yaşıyor. tabi birçok tadilat işleri. bütün o karmaşanın içinde gece olunca yorgun argın, ateşin karşısına geçtiğinde çocuksu, belki ta genlerden taşınan bir sevinç...

dün atölyeyi kiraladık. o kadar aramışken, vazgeçip bir- iki ay sonrasına ertelemişken aniden güzel ve ucuz bir yer çıktı karşımıza, "haydin," dedik, "bir daha geçmez bu fırsat elimize."
bugün ayvalık'ın pazarıydı. bir hafta-on gün önce de bir arkadaşla konuşmuşuz, onun yerinde tezgah açacağız. yüklendik tişörtleri gittik. ama gel gördük ki öyle bir imkan yok. atölye için sahibine "tamam," demiştik, ama resmen kiracı değiliz. hemen kiracı olduk. tişörtleri oraya taşıdık. kasalarla, yandaki çok sağolsun büyük tezgah sahibinin verdiği kontrplaklarla derme çatma bir satış yeri oluşturduk atölyenin önünde. bilançoyu soracak olursanız moralim hala bozuk. olsun, kapı önünü sulayabileceğimiz bir mekanımız var.

bir de bir kedi misafir oldu eve. siyah beyaz, maskeli, gördüğüm en kibar, en anlayışlı, en temiz, aynı zamanda en sıcak kedi. tenekeciler sokağında, chez nebahat'in yerinden eve giriverdi kucağımızda. adı da görüntüsünden mütevellit  'zorro' oldu.

bu ara hayat hayallerimden hızlı gidiyor. her şey çok güzel, gökten yağmur gibi güzellik yağıyor. ama biraz sindirebilsem, bir durup bakabilsem, bu kadar unutmasam birkaç saniye önce düşündüğüm şeyi, odaklanabilsem, aklım ikide bir renk değiştirmese.

evet, az şikayet gibi olmuş. zaman, geçtikçe cilalayıp güzelleştirecek her şeyi, bu kadar telaşa mahal vermeyecek. dinlendirecek.