22 Aralık 2010 Çarşamba

ihtilaf

bu gece öğleden sonra saat üçte eve geldim. daha çok erkendi ne yapacağımı bilemedim. sanki çok mühim şeyler yapacakmışım ama daha ona beş varmış gibi bir hal vardı üzerimde. eve  gelirken dört bira almıştım. poşette duruyorlardı. boyunları bükük gibi duruyorlardı. sonra geçe geçe saat yedi olmuştu. ama zaman nasıl zor geçiyordu. sanki o çok ağır bir bavuldu, onu milim milim itekliyordum. sanki onu iteklemek için birapower'a ihtiyaç duyuyordum. biraz da duygusallık bürümüştü dört bir yanımı. o bürümler ve biralarla geçirmiştim gecemi. aslında kendi kendime komik de geçmiş sayılabilirdi gece, ama itiraf etmem gerekir ki epey üzülmüştüm.

21 Aralık 2010 Salı

imagine


şimdi türkiye'ye geldim. buradaki mahalle biraz yadırgadı beni, neden gittin ki, neden de geldin. kimi sevinçle karşıladı, "saçlarını nerde kestirdin, ne güzel olmuş," diyen oldu ayaküstü. "kendim kesiyorum," diyemeden, tam, kuaförlere güvenmediğimi açıklayacakken giden oldu. şöyle bi süzüp geçenler. sokak ortası demeyip sarılanlar. tık tık tık parmağını şıklatıp, "ama nerden nerden,"  yolda çerçevedeki resim gibi bekletenler. bakkaldan bir selam.
bugün canım nasıl dışarı çıkmak isterken dışarıyı eve getirdim. oh oh eller havaya müzikler, göbek mi atmaklar, bilek mi kıvırmalar. sonra oturup kaldım müzik bitince. çok yalnızım gibi geldim. onun da üstesinden geldim.