15 Mayıs 2010 Cumartesi

kayıp müzisyenler bulundu


bundan kimbilir kaç sene öncesi. kendimi başka biri gibi uzaktan seyrettiğim kadar eski. oturup uzun konuşmuşluğumuz da yok, öyle hoşbeş selam bir tanıdığımla tesadüfen karşılaşmışız ev yolunda. yokuş yukarı çıkıyoruz. ev üçkuyular meydanında. nereden konu açıldıysa, kaset almış, onları gösteriyor. led zeppelin, 1,2,3,4. dinledikten sonra bana vereceğini söylüyor. 
o sıra gülay'la kalıyoruz. benim odam küçücük. apartman boşluğuna bakan karanlık odada kalıyorum. özellikle istemişim. o, yola bakan geniş odada kalıyordu, hala öyle, aydınlık biri. odamın bir duvarına resim yapmıştım. kırmızı siyah yağlıboya, örümcekler, akan kanlar, yarasalar. vahşi olmaya çalışıyormuşum demek. siyaha boyadığım eski, yamuk bir masa, taksitle aldığım bir yer yatağı, anneannemin gönderdiği yırtık kilim, kutudan bir sehpa.
birkaç gün sonra geldi kasetler. yine taksitle bir kasetçalar almıştım, hatta hala kardeşimdedir o. oturdum yatağa, kasedi yuvaya yerleştirdim, elimle ittim, tık, play... o küçük karanlık odada ışıklı müzik pencereleri açılmaya başladı bir bir. dinledikçe dinledikçe şarkıları. defalarca, baştan, tekrar... hepsini kaydedip öyle geri verdim kasetleri.

aynı zamanlara rastlar. birkaç ay sonrasına. alsancak'ta bir evde, ayvalık'tan gelen bir arkadaşımla. "dur," dedi, "sana bir şey dinleteceğim." dinlet. yine led zeppelin: kashmir. bir de şunu dediydi, net hatırlıyorum, kafam iyi olduğu halde, "mısırlı müzisyenlerle yaptıkları albüm." mıhlanıp kaldığım ve dünyanın beni unutup döndüğü birkaç andan biriydi bu.

aradan yıllar yıllar... kime sorsam yok, bilmiyor. o zamanda devr-i kasette, başkasının elindeki o şarkı, nereden bulunur, kim derman olur...

en nihayetinde bu gece, yavru vatan kazakistan'da, şehirlere uzak, bozkırlar ortasındaki şantiyede heavy metal kuyusuna düşmüş, michael jackson ve queen'le sapmalar yaşarken, söz oraya, o şarkıya geldi. arayalım youtube'da. ara tara yok. tam ümidi keserken aziz sevgilim şu şarkıyı dinleyelim, madem bulamadık. aa.. özleyip durduğum mısırlı müzisyenler yok mu o şarkıda. ayak izleri tamam, ateş söneli çok olmamış. birkaç dakika geçti geçmedi, karşımızda kashmir filan dinlemeyip göbek atmak üzere kalkmış, bir etrafına bakıp utanıp yerine oturmuş o mısırlı abi. hay gözünü sevdiklerim. gözümden yaş getirenlerim.
merak eden varsa kemanlı darbukalı kashmir şurada

2 yorum:

Ganima dedi ki...

bi de şu şarkı var. alakasız ama seversin belki bunu da hm :http://fizy.com/#s/153kr2

janus dedi ki...

nasıl teşekkür edeceğimi bilemedim düşünceliliğinize

Yorum Gönder