17 Ağustos 2010 Salı

dedikodu

onların evde balkondayız.
sadiye teyze diyor ki, "yavrum, kaldır balkondaki perdeleri, hava alırsın."
evlerimiz karşı karşıya.
"yok," diyorum, "öyle rahat edemem. gündüz orada çalıştığımdan..."
pek dinlemiyor, diğer evleri göstermeye başlıyor tek tek. hiç istemeden  içlerine giriyorum:  kiremitleri kırık evde kendini asan kadın, bahçesi harabe olanda karısına işkence eden adam, nikahsız yaşayan çift, evi kedi köpek dolu meczup, cinayet işleyen, kuma getiren, delisi, evi pisi... konuşma ilerledikçe tahammülüm azalıyor, elimle ağzını kapatıvermek istiyorum sadiye teyzenin.
o anlatırken yüzüne bakmıyorum -zorlandığım bir şey bu-, konuyu değiştiriyorum, dinlemek istemediğimi belli ediyorum ama hiçbir işareti okumadan devam ediyor.

biriyle yeni tanıştığımda öyle titizlenirim ki, bazen çekingenlik olarak yorumlanır bu davranışım. adım adım ve karşı tarafın toleranslarını gözeterek ilerlemek isterim. kapıyı çalmadan, ev sahibi uygun olmadan içeri girmem.

hal böyleyken, başka yaşamların sırlarını, bu kadar ayaküstü, hafif  şeylerden söz ediliyormuş gibi  dinlemek, etrafı yüksek çitlerle çevrili bir bahçeye zorla girmişim hissi yarattı. anlattıkları hayat değiştiren, hayat mahveden, kalıcı izler bırakan dönüm noktaları. mahremiyeti hakeden, bir cümlelik manşete sığmayan, çekirdek çıtlama rahatlığında söylenemeyecek trajediler.

hiçbir şeyin kendilerine dokunmayacağını sanıyorlar belki, belki öyle steril bir yaşantı içindekiler ki en basit bir sıradışılığın sözünü etmek bile heyecanlandırıyor onları. ya da bilemediğim başka nedenler. ama yaşanmayan bir hayatın bu isteği doğurduğu kesin.
balkondaki perdeleri kaldırmamın ne büyük hata olacağı da.

6 yorum:

doli incapax dedi ki...

Şöyle bir öğleden sonra oturmaya gelesim var :) misafir eder misin beni?

janus dedi ki...

kalmaya gel, gezmeye gel, öğleden sonra uğramaya gel, gizlice telefonunu bırak.
ama balkona çıkmayalım.

doli incapax dedi ki...

hakikaten çok isterim. bir akşamcıklık tanışıklık güzeldi. pac de olsun, kamse de, folyo da olsun. o gün neydi, niyeydi hatırlamıyorum, erken kalmak zorunda kalmıştım bir de istemeye istemeye. neden olmasın, olur belkim bi gün di mi :)

janus dedi ki...

tekrar hep beraber. folyo'yu da merak ediyorum hem.
e işte hazır da yazken buraya gelin. pac, ekimde gelecek. önce gelirseniz kızkıza pijama partisi yaparız. börekler açarım size :) gelsenize.

Adsız dedi ki...

insanoğlu oldum bittim hikayelere düşkün. hele kendi hayatı eksikse, hele o hikayeleri sanatta aramıyorsa elinde kalan kendi reality show'u oluyor (yani senin ve diğerlerinin açık perdeleri).
mesela, blogda da bahsetmeyi düşündüğüm bir hikayeyi linkleyeyim. bak, ne kadar çekici olabiliyor başka hikayeler (aynı şey değil tabi, ama benzer denebilir sanırım).

janus dedi ki...

evet, tam olarak bu. kalbini özetlemişsin konunun.

(yazıyı -anlayabilirsem- sonraya bıraktım, geniş bir boş zamana)

Yorum Gönder