21 Mayıs 2010 Cuma

sen bu satırları okurken...

eski türk filmlerinde zenginler kötü idi. biz, fakirleri severdik.
hele bir de zenginin ahlaksız teklif ettiği tomar tomar parayı çarptı mıydı yüzüne onun, "heyt ulan," derdik; tam o anda dünya dengesini bulmuş gibi olurdu.

zengin kızlar şımarıktı, saçlarının ojesinin derdindeydi. çoğunlukla zararsızdılar, arada kalırlardı. ama sinirimize dokunurlardı yine de. mesela ferit'i sevdiler mi istemezdik onu alsınlar. ferit'i, iyi, tabi fakir, çoğunlukla da o serseri kız alsındı.

esas kötü, gerçek acımasız, fabrikatör babalardı. varsa yoksa para... hele namuslu münir özkul'u işten çıkardılar mı ya da müteahhit olanları evini yıktılar mı isyan bayrağını çekerdik, içimiz acırdı bir şey yapamadığımıza.
o deste paraları, "yetmedi mi, bunu da al..," diye masaya koyan da, filmin sonunda dize gelip gönül indirip yaptığından utanıp sınıf kavgasını kaybeden de oydu.

sevdiklerimizin kimi, mutlak birinden intikam almak için diğerlerinin safına geçer, genelde şarkıcı olur - derin acısı içine gömülü-  bir ara para başını döndürür, sonra takım elbisesini-şık tuvaletini fırlatır, aramıza dönerdi. kayıp bir arkadaşımıza kavuşmuş gibi sevinirdik.

ben onların en çok meyhanedeki hallerini severim. esas oğlan, onun arkadaşları ve esas kız. her zaman rakı içilir. bira içmeli film görülmüş değildir. kız sarhoş olur erkencecik, iyice bitirimleşir. oğlan der, "yavaş ol, herkes bize bakıyor." "baksınlar, göze gümrük mü var, diye cevaplar kız, fondip yaparak.

bir de şeyi severim, fakir kız, yine intikam için, adım adım inceltilir, şehirlileştirilir. dans dersleri, diksiyon dersleri, terzi provaları, duruş oturuş... en başlarda, öğretilenleri yapamayışlarını severim. dönüştükten sonraki hanımefendi hallerini, o ağır oturaklı yapmacıklarını sevmem.

şimdi neredeler, "faşo ne ki?" diye sorana "ibne gibi puşt gibi bir şey," diyen güzel insanlar. şimdi zenginli, onların kaprislerinli diziler. şimdi hep talkmoney, artık hiç yenilmiyor zenginler.

-ve fakat şimdi farkettim, ezberlenmiş şeyler üzerine düşünülmediğinden. ibnelik, faşistleri hakareten tanımlanmış. yok buna hiç katılmıyorum.   

4 yorum:

smyra dedi ki...

hani bir de;
zengin ve gaddar babanın esas oğlunda-kızında bi gıdımcık iyilik inayet varsa
aslında biz*den olduğu anlaşılır ya sonunda ..

*bizimmahalle'den, meğersem kardeşmişiz,
senin baban bir türk'tü elena, o senin baban yavrum, sizebabadiyebilirmiyim diye giden.

olsun ki, severek izliyoruz.
neşeli günler, sev kardeşimler, gülen gözler
bknz.film şeridi gibi geçmek

not: burayı okumak pek bi keyifli :)

not iki: http://vimeo.com/11377590

janus dedi ki...

yok yok, o başka 'biz.' benim dediğim daha güzel bi biz :) ama evet tabi, o da var. meğersem öyleymiş... gibi.

yüz defa olsun, yine izleriz. hele o saydıklarını.

çok teşekkür ederim. ben de diyorum, "ne biçim" mi yazıyorum acaba, kimse bir şey demiyor. çok sevindim.

restorasyon yapıldığı iyi aslında ama bil bakalım hangisini tercih ederim :)

smyra dedi ki...

bildim :) ben de ben de dedim :)

janus dedi ki...

bilmez miyim :)

Yorum Gönder