14 Nisan 2010 Çarşamba

mutluk

hep yazayım yazayım... aklımda her zaman yazıyorum. ama şimdi bir sürü yeni şey.
ayvalık (ayvalık'ı anlatan bir blog fikri- hayata geçirilmeye sadece beş kaldı), bu ev (yepyeni bir hayat), bahçe, çiçekler (her biri ayrı karakter), yeni bir iş, çocukluk rüyası,  kumaşlar, giysiler, giysilere çizdiğim resimler.
izmir'e gidip geldim. çingen havaları, dr. alban repi (ne yazık ki  ben yaptım), kardeşim, çok sevgili arkadaşlar.
bu sabah geldim. babam karşıladı. bir sürü yükü eve attık. o hemen gitti. eve girdiğim gibi bahçeye koştum, hangi çiçek açmış, küsen var mı diye.
halbuki bunları ayrıntılı anlatasım var. kısa zamanda şu sebebini bildiğim tutukluğu aşacağım.
sebebini söyleyeyim; bu kadar mutlu hissetmekten ve bunu söylemekten suçluluk duyuyorum. dünyanın gittiği yer ayrı, izlediğim kadarıyla herkes mutsuz, herkes hayatını değiştirmek istiyor, 'keşke' ler 'iyi ki'leri sürüklemiş götürmüş.
bu yüzden ne yazsam biraz havada kalacak.
biraz daha erteleyeyim mutlulukları, mutsuzluğa denk geldikçe yazarım.

4 yorum:

doli incapax dedi ki...

sakın erteleme, hemen yaz. o mutluluk içine kıpır kıpırken yaz, haydi. yaz ki, senin mutluluğun mutsuzlara da mutluluk versin...

okurken unutulsun neden mutsuz olunduğu, yüze bir tebessüm yerleşsin. uzun yaz ki tebessüm de uzun ömürlü olsun... haydi...

janus dedi ki...

gerçekten utanıyorum dolim. acı çeken insanlar arasında lay lay lom diye zıplayıp danseden kız çocuğu gibi hissediyorum kendimi.
bireysel mutluluğun da dünya iyi yerlere gitmezken tamam olamayacağını bildiğimden bu coşku patlamalarını biraz frenlemek gerektiğini düşündüm.

güzellik güzel, ama benim bir süredir yaptığım gibi yalnızca kendi hayatının göz kamaştırıcılığına kapılmamalı insan.
yoksa tabi ki yazacağım. iyilikleri de kötülükleri de.

lillian dedi ki...

manyak manyak konuşmaaaa demek istiyorum utanmazca ve de kabaca :) deli misin ? mutluyken yaz :)

janus dedi ki...

tamam mini mini :)

Yorum Gönder