9 Kasım 2009 Pazartesi

listele şaban

yapılacak bir işim olmayıp boş kaldığımda varoluş sancısını fiziksel bir acı kadar yoğun hissettiğimden sürekli 'bir şeyler' yapma ihtiyacındayım.

üstüne üstlük çok hareketliyim, erken kalkarım, kolay kolay oturmam, gören çok meşgul olduğumu sanır. ama aslında pek de 'bir şey' yapmam, anlamsız bir devinim içinde gelip geçer günlerim.

ortaokuldayken basketbolun b'sinden anlamadığım halde neden bilmem takım seçmelerine katılmıştım. elim bir kere bile topa değmemişti, ama öyle çok koşturmuştum ki "bu çocukta gizli bir cevher var herhalde," deyip almışlardı beni takıma.
üniversitede tekniğim iyi değilken sanırım yine bu yüzden, voleybol takımının asil oyuncusu olmuştum.

vaziyet genelde de böyle.

enerji ve istek içimde durmaksızın dolaşırken dışarı tatmin edici bir şekilde çıkamadıklarında hırpalayıcı oluyorlar.
işte bu yüzden her zaman 'bir şeyler' yapmalıyım.
seçenekleri sıralayıp plan yapamayacak kadar aklı dağınık biri olduğumdan, bu durum gitgide bıktırıcı bir hal aldığından bir çözüm bulmak zorunda hissettim kendimi. buldum da...

büyük bir boş kağıt ve kalem aldım önüme. yapmak istediğim, zorunda olduğum ne varsa hepsini sıraladım. uzun vade kısa vade, zor kolay, hiçbir ayrım yapmadan.
bir tane daha boş kağıt aldım, yukarıdan aşağı altı çizgi çektim, en üste haftanın günlerini yazdım. sınırlarımı bilerek, hayale kapılmadan her gün kahvaltı sonrası çay sigara aralığında o gün yapacaklarımı yazdım listeye.

baktım, söz dinleyen uslu çocuk gibi yerine getiriyorum yapılacakları. günlerimi "ne yapayım," diye düşünmekle geçirmiyorum. sanki o sadece bir liste değil  kutsal kitap;  ben de tüm kalbiyle inanan bir dindar.

velhasıl her daim çekirge olan bana iyi geldi uydurduğum bu hayali sensei.

0 yorum:

Yorum Gönder